Pinar'in damlalari...

Hayatimi, anilarimi ve guzel seyleri anlattigim, damla damla doldurdugum gunlugum.

30 Nisan, 2006

Bu aralar...

kendimi tam gaz deneylerime verdim, hem hocamin sikistirmalari hem de erteleleyip durduklarimin artik yapilma vaktinin gelmesi bana baska care birakmadi :) Butun hafta boyunca sadece bir ogleden sonra kacip okulun bahcecilik bolumun bitki satisina gittim, ama kendime guvenemeyip eli bos dondum :) Sanirim cok sulamaktan harap ediyorum cicekleri birkac haftada, ya da en iyi ihtimalle birkac ayda, ama kesinlikle daha uzun surmuyor.
Yogun gunlerden sonra, grubumuzdan bir kisinin mezuniyetini kutlamak icin cuma gunu evimize davet ettik arkadaslarimi. Aperatifler ve kokteyllerle cok guzel bir gece gecirdik. Bir arkadasimiz gitarini da getirmisti boylece biz cok eglenirken (esimin degisiyle) gurultuleriyle bizi rahatsiz eden komsularimizdan da ocumuzu almis olduk ;) Ilk firsatta o arkadasimin kendisine ait olan sarkiyi da koyucam, once iznini alip tabii. Su anda sadece memleketinde taniniyor olsa da eminim ileride Santana'nin tahtina oturmaya aday olacak.

Yorgunlugu ancak iki gunun cogunu tembellige ayirarak attim, o yuzden haftasonu da elimden ucup gitti. Hatta bugun erken yatabilirsem super olacak, kisa kesiyim en iyisi, resimler asagida ama tarifleri daha sonra vericem. Hepimize iyi haftalar diliyorum...

26 Nisan, 2006

Dondurma

Cilek mevsimi gelince dondurma mevsimine de yaklasmis oluyoruz. Aslinda buralarda yilin her gunu hatta bogazlari agrirken (o aciyan yeri uyusturup agrisini gecirmek icin) dondurma yiyor insanlar. Ama ben yine de havalarin isinmasini bekliyorum :) Annem kucukken bize dondurma yapardi, hatirliyorum bir kere cok lezzetli cilekli dondurma yapmisti :) Hevesle uzun sure beklerdik hazir olsun dondurmamiz diye. Ugrasli istir dondurma yapmak (eger su son model yeni mini dondurma makinelerinden yoksa elinizin altinda) her saat ilgi ister, karistirilmak ister, yoksa tas gibi kesilir. Ama gecen gun kolay dondurma yapma yolu ogrendim, sizinle paylasmak istedim, asagida resmi var daha aciklayici olsun diye :P Kistan bir tane kardan adam saklamak yeterli ;)

24 Nisan, 2006

Cilek Mevsimi

Ilkbaharla birlikte bu harika meyve yine doldu marketlerdeki tazgahlara. Burada yilin her ayi cilek bulunmasina ragmen yalniz bu zamanlarda pembe-kirmizi renkli ve bol aromali "gercek" cilek yiyebiliyoruz. Gezdigim sitelerde cileklerle yapilmis cok cekici tatlilari gorup ozenip, gercek cileklerin de vaktinin geldigine sevinip iki hafta once cilekli pasta yapmistim ben de, sonra araya baska seyler girdi unuttum, ama sevgili blog arkadaslarim bu guzel meyvenin tadini cikarmaya devam ettigi icin hatirlayip koydum resmi sonunda :) Tarif cok uyduruk: Hazir keke krema, cilekli puding ve cilek koyarak yapmistim. Artan cilekleri de kremanin yanina dizip resimlerini cekip esimle silip supurmustuk. Simdi heyecanla sonbahari ve insallah bu sene burada bulabilecegim incirin mevsimini bekliyorum. Ama once soyle uzuuun ve sicak bir yaz gecirelim di mi :)

23 Nisan, 2006

Bugun 23 Nisan, nese doluyor insan!

TBMM'nin kurulusunun 86. yili ve Ulusal Egemenlik ve Cocuk Bayrami'miz kutlu olsun! :)

20 Nisan, 2006

Karidesli Skabetti (Shrimp Scampi)

3.5 yaslarindaki ikiz kuzucuklarim (yegenlerim) spagettiyi cok seviyorlar, hatta bir yiyisleri var ki oturup saatlerce izlenir :) Ama bir turlu spagetti diyemiyorlar, o yuzden biz onlarin dilinde konusup bu uzun makarnalara skabetti diyoruz :) Uzun zamandir tarif yazamadim ama yaptiklarimin cogunun resmini cektim, bu da gectigimiz haftadan bir yemek. Deniz urunlerini pek sevmememe ragmen bu yemek benim cok hosuma gitti, ama hile yapip pismis aldim karidesleri fikrimi degistirmiyim diye. Tarifi hemen asagida.

Malzemeler:
1/2 kg karides (ayiklanmis, temizlenmis)
2 corba kasigi tereyagi
3 dis ince dogranmis sarimsak
1/4 bardak beyaz sarap (tavuk suyu da olur sanirim)
1 corba kasigi limon suyu
1 avuc ince kiyilmis maydonoz
1 cay kasigi limon kabugu rendesi
Tuz ve karabiber

Yapilisi:
Ben pismis almistim o yuzden karidesleri tuzlayip biberleyip tavada erimis yagin icine koyup isittim sarimsakla, ama pismemis icin: iyice kuruladigimiz karidesleri yine tuzlayip biberleyip yagda iki dakika bir tarafini pisirip cevririp oteki tarafini da iki dakika pisiriyoruz. Bu arada cevirince sarimsaklari da icine ekliyoruz. Sonra soyle bir karistirip ayri bir kaba aliyoruz pismis karidesleri. Tavaya limon suyu ve sarabi koyup azicik kaynatiyoruz, sonra limon kabugunu ve maydonozu da ekleyip soyle bir karistirip karideslerin ustune dokuyoruz, kasikla karistirip sosu butun karideslere yayiyoruz. Arzunuza gore yumusaklikta pisirilmis skabettiyi suzup (durulamadan) bir tabaga alip ustune karidesleri yayiyoruz, afiyetle yiyoruz.

18 Nisan, 2006

Sobem :)

Sevgili Nilay beni sobelemis, ben de hemen cevapliyorum. Biriken tarifleri ve de haftasonunu sonra yazarim artik :)
1- Hayatınızın merkezinde olan, yapılması tehlike içeren işleriniz?
Labda kansere sebep olabilecek maddelerle calisiyorum malesef :( ama butun onlemleri alarak.
2- Melodilerin arkasından kan ter içinde gittiğiniz, vazgeçemeyeceğiniz müzik lezzetleriniz?
Her turlu muzigi dinlerim ama Queen ('in butun sarkilari), Latin muzikleri (cha cha, rumba, salsa ve merenge en sevdiklerim), (askim) Erol Evgin ('in butun sarkilari), Zeki Muren'in Gitme Sana Muhtacim'i ve de en son olarak Jennifer Lopez'in Let's Get Loud'u ayri. (Hepsinde kanter icinde kalmiyorum tabii ;)
3- Yediğiniz halde '' ben bununla doymam'' diyecek kadar karşısında zayıf olduğunuz yemekler?
Pilav, salsa ve cips, cikolatali hafif tatlilar :)
4- İzlemekten keyif aldığınız halde rayting canavarı maruz kalıp yayından kaldırılan diziler?
Neye maruz kaldi da kaldirdilar bilmiyorum ama kucucuk olmama ragmen bayildigim ve orta yerinde kesilen Hayat Agaci'ni hala ozlerim :)
5- Şu an '' Ben burada ne yapıyorum? Kim getirdi beni buraya?'' gibi sorulara maruz kalmaksızın ruhunuzun olmak istediği yer?
Guzel bir kumsalda denizi izlerken oturdugum sezlong.
6- Sobelediğiniz diğer bloggerlar?
Bogurtlen Sarabi, Defne ve Meltem.

17 Nisan, 2006

Uzuldum ben, hem de cok...

Dun misafirlerimizi yolcu edip bilgisayarin basina keyifle oturup kafamda neler yazacagimi tasarliyordum, oldukca guzel bir haftasonu gecirmistim cunku. O arada birkac blog arkadasimi gezeyim oyle yazarim dedim ve butun nesem ve hevesim kacti. Okuduklarima inanamadim :( Birsey yazamadan kapattim, aklim onlarda kaldi. Sayfalardaki resimlerin ve tariflerin calinip kullanilmasindan sonra bir de Hurriyet gazetesinde kotu habercilik yapan hirsli ve dusuncesiz bir kisi (yazar diyemiyorum cunku hak etmiyor) izin almadan diyet kardesligi adli blog grubunu bir guzel haber yapmis, sayfalara yazilanlari ve adreslerini de ekleyerek. Bunun ustune yurdum insani bu siteleri ziyaret edip yorum yazmis, bazilari cok guzel seyler soylemis, gruba uye olmus. Ama bazi kaciklar da isin suyunu cikartip blogculari rahatsiz etmis. Bunun ustune cok sevdigim birkac kisi yazmaya ara verdi :( Ama umuyorum bununla yilip birakmayacaklar bizi. Gerekirse adres degistirip tekrar yazacaklar. Bunlara pabuc birakmak yok. Cok uzuldum ben iste, bu kotu olaya :(

12 Nisan, 2006

Metal icecek kutularindan saheserler




Kim ugrasmis da yapmis bilmiyorum, ama bir arkadasimin yolladigi e-maildeki bu resimleri sizinle paylasmasam olmazdi. Sanatciya hersey malzeme oluyor demek ki...

11 Nisan, 2006

Ilk defa...

Kocaman bir mutfaga girdim :) Okulun yabanci ogrenciler icin duzenledigi haftada bir etkinlik olarak yemek tarifi yarismasi da vardi. Ben de tavuk guvec tarifimizi yolladim, sectiler :) Beni de pisirmeye davet ettiler. Asci olma hayalleri kuran benim icin bulunmaz bir firsatti :) Oranin bas sefi beni mutfakta gezdirdi, bilgiler verdi, diger ascilarla tanistirdi. Sonra da devasa tencerede pisen yemegin tadina baktim kasigi daldirip :) Ikinci kez sokmadim ama. Tabii guvec kaplari olmadigi icin buyuk tepsilerde ustune kasar koyup kizarttilar ama tadi cok benziyordu bizimkine. Basima o sef sapkasindan takmalarini bekliyordum ama olmadi :(

Cok buyuk ve de tertemiz bir mutfak, zaten bir guzel takip ediliyor saglik kurallarina uyup uymadigi. Utandigim icin mutfakta sadece sefle poz verdim, o koca kazani cekemedim. Ama disarda yemegin satildigi yerde birkac titrek poz yakaladim :) Bolumdekileri toplayip gittim sonra, cok begendiklerini soyleyip silip supurduler tabaklarindakileri. Yani buralarda adamlara Turk yemegi yedirmis oldum bir guzel. Hatta bazilari sen bize bunu tekrar yap diye siparis bile verdi. Zaten 300-400 kisilik yapildi yemek, aksama kadar sunmaya devam ettiler, umarim bitmistir ;) Resimler asagida, cok net degiller ama o telasla ancak bu kadar oldu.



Uzucu not: Banu simdilik donmeyi dusunmuyor malesef, belki ileride tekrar baslar. Baslarsin di mi Banu'sum? Ozleriz biz seni yoksa!

09 Nisan, 2006

Neler yaptim :)

Haftaici her zamanki gibi okulda ve labda geciyor, ozellikle cuma gunleri sabah 7:30 aksam 6:30 arasi calisip oyle nokta koyuyorum haftama. Yine bu cuma da canim ciktiktan sonra eve gelir gelmez kopan firtinayi izleyerek dinlendim. Nasil simsekler cakti, ruzgar esti ve de kovadan bosanircasina yagmur yagdi. Firtina bittiginde istahimiz kalmadigi icin esimle salsa, cips ve birayla beslendik :) Sonra da kutphanede bulup hadi neymis bir bakalim diye aldigim filmi izledik: Topkapi. Cok eski (1964) ama cok surukleyici bir film. Bir grup amator hirsiz Topkapi muzesindeki bir sultanin zumrutlu hancerini calmaya calisiyor. Hani biliriz ya su unlu Gorevimiz Tehlike ve bilimum hirsizlik filmlerinde adamlar catidan iple sarkip alirlar mucevheri, bu film onlarin esin kaynagiymis :) Biz de bu film sayesinde biyikli Turk polisini gorup, Istanbul'u soyle bir gezip (hatta olmayan yagli gures stadyumuna gidip gures izleyip) hasret giderdik.

Cumartesi o kadar yagmura ve firtinaya ragmen kasvetli, karanlik ve bogucuydu. Bizim de canimiz evden disari cikmak istemedi. Biraz ders, biraz tembellik, ogleden sonra kisa bir yuruyusle aksami ettik. Keyfimiz yerine gelsin diye hafif bir kokteyl ve komik bir filmle (The Big Lebowski, 1998) bitirdik gunu.

Pazar gunu butun bulutlar kayboldu ve sonunda gunes bize yuzunu gosterdi. Kalkar kalkmaz hazir kadayiftan kadayif hazirladim okulumuzun Bahar/Uluslararasi Sokak Senligi icin. Cuma gunu de bircok kisi kofte yogurma isine girmisti. Aslinda dun olacakti bu senlik ama hava daha iyi diye bugune aldilar, cok da iyi ettiler. Dunku o havada kimse gelmezdi sanirim. Oglene dogru attik kendimizi sokaga, kahvalti da etmedik, herseyin tadina bakalim diye. Ben emaneti birakip kacarim diyordum ama tezgahta durup incik boncuk satacaksin dediler :) Azicik durup, geri donmeye soz verip kactim. Kacamaklarimi anlatmadan bu saticilik isini de cok sevdigimi belirtmeliyim :) Insanlarla muhabbet cok zevkli. Hele bugune ozel cocuklar icin hazirlanmis pasaportlara vize basmak en tatlisiydi. Sirin sirin gelip bana da vize verir misin diyorlardi. Ben de onlara masadan minik hediyeler veriyordum. Yani is bulamazsam pazarda tezgah acabilirim, o kadar sevdim bu isi.

Her firsatta kacip Tayland, Filipin, Kore, Meksika ve Endonezya mutfaklarinin tadina bakip, danslari izleyip, kultur alisverisi yapip, cicilere bakip gecirdik dort saati gunesin altinda. Hatta eve gelince farkettik baya yanip pembe pembe olmusuz nisan gunesiyle. Honduras'li bir arkadasim tezgahlarinin onunde uzunca bir sure durunca bana resimde gordugunuz duvar susunu hediye etti :) Boylece birkac saat icinde devrialem yapmis kadar oldum, degisik tatlar, muzikler, kiyafetler ve insanlar gorup, taniyip. Sonra gidip Lubnanlilara kizdim, bizim Aska Yurek Gerek sarkimiza soz yazip onlarinmis gibi yutturmaya calisiyorlardi :) Yunanlilarin tezgahinin onunde de Turklerde daha guzel baklava var diye yorumlar yaptim, umarim ise yaramistir. Okulda bu kadar yabanci ogrenci olmasi hem dislanmamamiz icin hem de boyle senliklerde diger kulturleri tanimamiz icin buyuk bir sans. Daha uzatmiyim, siz resimlere buyurun en iyisi.

05 Nisan, 2006

Japonlar yapmis, ama nasil yapmis?

Yorum yazmiyorum, zaten fotograflar yeterli... Daha bilgi isterseniz Central Japan International Airport, Tokoname diye aramaniz yeterli.



04 Nisan, 2006

Van Gogh'un yatak odasi


Saniyorum birbirimizin yazilarini takip ederken, farkinda olmadan ayni seyleri de dusunuyoruz. Gunlerdir aklimdan gecen bu resimle ilgili bir yazi yazmayi dusunurken sevgili D'nin sayfasindaki cok ilginc resimlere takildim. Ayni zamanlarda ayni seyi dusunuyor olmamiz beni cok mutlu etti :)

Yillar once bir resim sergisini gezerken gormustum yukaridaki resmi, beni cok etkilemisti. Kesinikle sahip olmaliydim ona. Ama aslina kavusmak mumkun degildi, ben de taklidiyle avundum, mutlu oldum. Neydi bu eski ve basit yatak odasi resminde beni ceken bilmiyorum. Mavi duvarlari, ahsap parkeleri mi? Yoksa benim odam gibi kucucuk olmasi mi? Ama ben bu resmi cok sevdim iste. Simdi eski odamda duruyor, beni bekliyor. Ben de onu hatirladikca bu resme bakiyorum, bir de kardesimin hediye ettigi buzdolabi miknatisina :)

03 Nisan, 2006

Dayanamadim ki ben... :)

Hemen asagidaki balikli yemek postuma Banu yorum olarak helva ne guzel olurdu baligin yanina demesin mi? Canim cekti, gecenin bir vakti demedim yaptim irmik helvasini :) Hem esim de zaten cok sever. Sansima o saatte hala degisik bir tatli arayisindaydi, bu da tam oldu. Saniyorum tarifini hemen hemen herkes bilir, ama ben birkac ipucuyla paylasmak istedim ;)

Malzemeler:
- 1 bardak irmik
- 1 1/2 bardak sut
- 3/4 bardak seker
- 1 avuc cam fistigi
- 50 gr tereyagi

Yapilisi:
Genelde yapilanin aksine ben yagi koymadan (annemin usulu, boylece daha cabuk pembelesiyor) fistiklari 1-2 dakika orta hararetli isida kavurdum, sonra irmigi ekleyip 5-6 dakika daha (oldukca pembelesinceye kadar) kavurdum. Icine yagi ekledim, erittim ve 4-5 dakika da yagla kavurdum. Genelde daha cok yag koyuluyor ama bu miktar hic eksikigini hissettirmiyor. Bir yerde (yagsiz) sutu isittim, yavas yavas ekledim. Bu arada baya fokurdadi irmik, yavasca ve karistirarak eklemekte fayda var. Sonra sekeri de ekleyip 1-2 dakika daha karistirarak pisirdim. Ocagi kapattim, ama sicaktan tencereyi almadan arada bir karistirarak irmigi 15-20 dakika kadar demlendirdim, boylece putursuz oluyor, topaklanmiyor. Sonra tabaga alip ustune tarcin doktum ama hindistan cevizi rendesi de olabilir. Sogumasini bekleyemeden esime tat testine goturdum, begendi :) Afiyet olsun!

Yaglar ve vitaminler...

Saglikli yemek gerek diye yine somon yaptim ben. Biliyorsunuz pek sevmiyorum bu suda yasayanlardan elde edilen besinleri, ama her gun herkes yok Omega yaglari, yok E vitamini ne kadar da yararli diyince ben de mecburen pisirip yiyorum, yediriyorum. Yanina hatta brokoli de yaptim lif olsun diye, sonunda patates ve tatlisiz balik olmaz deyip yaptigim limonlu muffinler keyfimi yerine getirdi.

02 Nisan, 2006

Cabucak gecti yine haftasonu...

Zaten guzel anlar cabuk gecer derler ya, bir de saatleri ileri alma eklenince daha bir cabuk gecti bu baharin geldim dedigi haftasonu. Cumadan basladi ilik ve gunesli gunler. Okulun ogrencileri kutlama haftasi etkinlikleri cercevesinde piknik vardi aksama dogru o gun. Bir de cekilis yaptilar ama kazanamadik birsey :) Cumartesiyi haftanin yorgunlugunu atmak icin gec kalkip yari tembellik, yari dersle gecirip, arkadaslarimizda yedigimiz muhtesem aksam yemegi, bol bol sohbet ve de komik bir filmle noktaladik (epey gec bir saatte). Pazar gunu daha kalktigimizda kisalmisti bile :) Bu sefer esim evde ders calistigi icin yalniz attim kendimi disariya. Artik kisa kollu giyme zamani da gelmis, sevindim. Ama sonra aklima geldi; buradaki kucucuk dolaplara iki kisi sigamadigimiz icin kiyafet operasyonu anlamina geliyor bu. Bir gunu ayirip, hatta daha oncesinde kisliklari bir guzel yikayip, yazliklarla yerlerini degistirmek gerekiyor. O da haftaya artik. Hem zaten havaya guvenmiyorum bu sene :P Isinip gibi yapar sogur yine. Bu gunku yuruyus sporumu magaza gezerek yaptim ;) Birkac kucuk ivir zivir ile evin ihtiyaclarini aldim. Ben zaten oldum olasi supermarket gezmeye bayiliyorum, burada bir de 5M Migros kadar buyuk market olunca degmeyin keyfime. Birsey almama gerek yok bakiyim yeter ;) Eve donup aksam yemegi derken saat 10 oluverdi iste, bitti guzelim haftasonu daha doyamadan. Neyse 5 gun sonra tekrar gelecek di mi? ;)