Pinar'in damlalari...

Hayatimi, anilarimi ve guzel seyleri anlattigim, damla damla doldurdugum gunlugum.

29 Haziran, 2006

Su kristalleri


Cok sevdigim sunuculardan (ve son zamanlarda yazarlardan biri) Ikbal Gurpinar. Bana cok icten, sevecen ve cok iyi niyetli geliyor. Bir de o tatli yuzu yok mu :) Simdilerde donerken getirdigim son kitabini okuyorum: Benim Hala Umudum Var. Adindan da anlasildigi gibi insana umut veren, iyilige yonelten, motive edici bir kitap. Bir bolumunde su kristalleri uzerine arastirma yapan Japon bilim adami Masaru Emoto'nun bazi bulgularindan bahsediyordu. Arastirmada suya cesitli kelimeler soylenip donarak kristallesmesi saglaniyor, guzel sozler boyle guzel sekiller ortaya cikarirken, kotu sozler de karmakarisik bir sekle donusturuyor. Yani guzel sozlerin titresimi suya oyle bir enerji veriyor ki boyle muhtesem kristallere donusmesini sagliyor. Ayrica anlasildigi uzere guzel sozler butun dillerde iyi frekansa sahip, boylece kullandiginiz dil pek farketmiyor kristal yaparken. Bu konuda bircok kitap yazmis olan bilimadami sanirim su aralar da bu titresimleri hastaliklari iyilestirmek icin kullanma uzerine calisiyor. Daha detayli bilgi icin ve baska resimler icin sitesini ziyaret edebilirsiniz.

27 Haziran, 2006

Muzlu Kek

Muz sabah kahvalti, ogleden sonra atistirmalik, aksam da tatli niyetine yenebilen lezzetli ve cok saglikli bir meyve (ozellikle kalp icin, bkz. potasyumun faydalari). O yuzden ben de surekli el altinda bulundurmaya calisiyorum ki aklimiza geldikce yiyebilelim. Tabii bunda burada bulunan en ucuz meyve olmasinin da payi buyuk (yaklasik kilosu 1 lira!) :) Ama her zaman oldurmeden bitiremiyoruz. Oyle durumlarda daha bekletmeden buzluga atiyorum kararmakta olan muzlari. Iki uc tane birikince de cozup bir guzel kek yapiyorum asagidaki tarifteki gibi. Hem kahvaltiya boylesi daha iyi gidiyor muzun... ;)

Malzemeler:
1 bardak seker
1 1/2 bardak un
1/3 bardak sivi yag
1/2 bardak sut
1 bardak ezilmis muz
2 yumurta
1/2 bardak dovulmus ceviz
Vanilya, kabartma tozu

Yapilisi:
Firini 180C'ye isitiyoruz. Buyukce bir kasede once yumurtalari sekerle cirpiyoruz, sonra sut ve yagi da ekleyip cirpmaya devam ediyoruz, muzu ekleyip iyice karistiriyoruz. Sonra eledigimiz unu, vanilya ve kabartma tozunu da katip topak kalmayincaya kadar karistirdiktan sora cevizleri de ekleyip yaglanmis kabimiza dokuyoruz. Ben ekmek pisirmek icin dikdortgen sekilli olanlardan kullandim. Yuvarlak da olur ama pisirme suresi degisebilir. Firinda 45 dakika kadar pisiriyoruz (ya da ortasina batirdigimiz kurdan temiz cikana kadar). Afiet olsun.

26 Haziran, 2006

Bir hafta mi? Sanki bir gun gibi...

Zaman cok cabuk geciyor :( Kucuklugumde anneannemin evinde gecirdigim anlari salondaki duvar saatinin her saniye cikardigi cit cit sesiyle sayardim. Hele oyun bulamamissam bir turlu gecmezdi saatler. Ben yine de buyumeyi hic istemedim, ama zaman beni dinlemedi, gecti gitti. Hem de ben buyudukce daha da hizlandi. Bazen bir isin yetismesi gerektiginde ya da sabah uyanamadigimda eskiden izledigim dizideki (isaret parmaklarini birbirine degdirerek) zamani durduran kucuk kiza ozeniyorum. Hani fazla degil sadece bir saat bile yeter :) Madem mumkun degil ben de ada muzigi koydum bloga, belki zamani yavaslatir diye ;)

19 Haziran, 2006

Karpuz kek ;)

Hazir kapuz satilmaya baslamisken annemden ogrendigim cok orijinal bir karpuz kesme ve servis etme teknigini sizinle paylasmak istedim :) Adini da keke benzedigi icin karpuz kek koydum. Karpuzu normalde kestigimizin aksine, yani boyuna degil enine kesiyoruz, boylece kenarda kalan ilk bombeli kisim gittiginde bize kestigimizde halkalar kaliyor. O halkanin da kabugunu bicakla bir guzel ayirip keke benzeyen (kisa silindir seklinde) karpuzumuzu tabaga koyup ister kek gibi dilimleyip, ister minik karelere bolup ikram ediyoruz. Nasil, sirin di mi? Daha iyi anlasilsin diye resimler asagida...

18 Haziran, 2006

Anneler ve Babalar Gunu

Butun anne ve babalarin bu ozel gunu kutlu olsun. Degerleri sadece bugun degil hergun bilinsin, ve insallah biz de (henuz anne ya da baba olmamislar) o harika duyguyu tadalim bir gun. Annelerim ve Babalarim sizleri cok seviyorum!

Not: Bloguma yazamadigim icin anneler gununu atlamistim o yuzden babalar gununde ikisini birden kutliyim istedim.

15 Haziran, 2006

Tavsan kovalamaca

Tavsan hasretimi gidermek icin evimize oldukca yakin olan atik su aritma tesisine teknik gezi duzenledim :) Nasil olsa isimin bir parcasi da oralari denetlemek ;) Cokturme tanklarinin alti tavsanlar icin tam sicak yuva mekani, ozellikle kislar icin. Yuzlerce tavsan yasiyor 7-8 tankin altinda. Neyse gelelim macerama: Gorevliye birkac soru sorduktan sonra tavsan avina ciktim :) Gectigimiz senelerde iki tavsanimi buraya biraktigim icin belki onlari gorurum diye umuyordum ama ayirdetmek imkansiz. Hicbiri benimkilere benzemiyor, cok hizli kaciyorlar. Marul ve havuc gibi rusvetler de ise yaramadi, yere koyduklarimi kapip kactilar, bana da bir sans belki yakalarim diye onlari kovalamak dustu. Ama tabii ne mumkun, kotu de bir niyetim yok, azicik sevicem, olmadi eve goturup birkac gun besleyip geri getiricem, ama olmadi malesef. Bana da hatira kardesimin cektigi bu resimler kaldi :)

13 Haziran, 2006

Sonunda girdim mutfaga - Zeytinyagli domates dolmasi

Geldigimden beri hastalik ve yorgunluktan birsey yapamamistim, sonunda haftasonu kendime geldim hem mevsimi oldugu icin hem de domatese bayildigim icin domates dolmasi yapmaya karar verdim. Buradaki domatesler malesef her zaman olgun ve lezzetli olmuyor, o yuzden Turkiye'ye gittigimde (ozellikle Antalya'da pazara gidince) kilolarca domates aldiriyorum bizimkilere. Normalde pazarda gezmeyi pek sevmeyen biri olmama ragmen konu domates olunca butun tezgahlari gezip en kirmizi en tombis domatesleri bulup aliyorum. Bu son seyahatte kendimi kaybedip 6 kilo aldirdim ki eve tasimasi ne kadar zordu tahmin edin diger posetlerle birlikte :) Neyse daha uzatmadan tarife geceyim. Bu arada tatil resimlerini de sonunda bilgisayara yukleyebildim, onlar da yakinda geliyor.

Malzemeler: (4 kisilik)
4 buyuk ve tam olgunlasmamis domates
1 buyuk sogan
2/3 bardak pirinc
1/2 avuc dolmalik fistik
1/2 avuc kus uzumu
1 avuc kiyilmis maydanoz
1'er tatli kasigi tuz, karabiber, seker, kuru nane, tarcin
1/3 bardak zeytinyagi
1/2 bardak su

Yapilisi:
Domateslerin tepesini kapak olacak sekilde duzgunce kesip ayiriyoruz. Bicak ve tatli kasigi yardimiyla domateseri delmeden dikkatlice iyice oyuyoruz. Cikan icleri blenderdan gecirip kenara aliyoruz.

Yagda ince ince dogradigimiz soganlari seffaflasincaya kadar kavuruyoruz, icine fistiklari ekleyip pembelestiriyoruz. Sonra yikayip suzdugumuz pirincleri de ekleyip birkac dakika kavuruyoruz. Domateslerin icini ekleyip soyle bir cevirip isittigimiz suyu da tuzla birlikte ekliyoruz. Tencerenin kapagini kapatip pirincler neredeyse tam yumusamis olacak kadar pisirip suyu cektiriyoruz. Ocagin altini kapatip uzumleri ve baharatlari ekliyoruz.

Domatesleri bir guzel doldurup iclerine birer kasik sicak su ekleyip kapaklarini guzelce kapatiyoruz, firin kabina yerlestirip uzerlerine cok az zeytinyagi gezdiriyoruz. Ayrica kaba biraz daha su ekleyip 180C'de onceden isitilmis firina veriyoruz. Yaklasik 20 dakika sonra (ya da domatesler pismis gibi gorunup hafifce kahvelesince cikariyoruz) Ben ilikken yemeyi daha cok sevdigim icin ilik servis etmeyi tavsiye ediyorum. Afiyet olsun.

10 Haziran, 2006

Ozur diliyorum... :(

Sevgili arkadaslarim,
Boyle uzunca bir sure ortalardan kayboldugum ve size haber vermedigim icin cok ozur dilerim. Son postumun ertesi gun hocamla bulustuk ve hayatimin ilk ciddi patrondur ne derse dogrudur durumunu yasayip altust oldum. Hocam nedenini anlayamadigim bir sekilde bir suru laf etti, en cok da tatile gitme istegime bozuldu, oysa ben cok onceden haber verip izin aldigimi saniyordum. Bunun ustune yogun bir program hazirladi bana kalan zaman icin. Ben de malesef butun hevesim kacmis bir sekilde koptum herseyden. Birakin yazmayi bavulumu bile zor hazirladim. Neyse sonra cok kosturmacali da gecmis olsa yurda donus iyi geldi. Esim de gelebilseydi tam olacakti, aklim onda kaldi cunku. Kisitli zamanda olabilecek herseyi yaptim; Pasabahce, Tepe Home, Zara, Migros Alisveris Merkezi (icindeki porselenciler), Dost Kitabevi gezildi hatta hepsinden ufak birseyler alindi. Tabii su anda dinlediginiz askimin CDsi ve sevgili
Meltem'in onerdigi kitap (Gumus Yaz Gumus Kiz - Buket Uzuner) arandi ilk once. Visneli cikolatali pasta, iskender, simit, kuzu sis, semizotu, roka, domates, salatalik, ve karpuz yenildi, ayran icildi. Disci ve gozcu ziyaret edildi. Aileyle hasret giderilmeye calisildi. Annem (kayin) beni (hayatimda ilk defa) Saman Pazari'na bile goturdu. Daha once niye gitmedigime ve fotograf makinemi niye unuttuguma baya hayiflandim. Son gunlerimi de deniz kiyisinda gecirince azicik dinlenebildim. Recel, lokum, kuruyemis, peynir tedarik edildi. Donusum zor oldu cunku her zamanki gibi ivir zivirla doldurdugum valiz ve cantalarimi alip basladigim yolculugumu dort aktarma yaparak ve koca terminallerde saatlerce surunerek yaklasik 29 saatte tamamladim! E haliyle donuste bir guzel hasta oldum. Ama hocam hala bir komutan edasiyla beni bekledigi icin kasip oluluma bile gittim bu hafta. Haliyle buralara donusum daha da zaman aldi. Tekrar boyle habersiz gittigim icin ozur diliyorum. Insallah tatilden resimler ve yeni tariflerle buradayim. Hatta size bir de surpriz haber; tam kesin olmamakla birlikte belki birkac ay icinde Banu'yla sadece tariflere ayirdigimiz bir yemek sitesi hazirlayacagiz, dayanamadim soyledim iste :) Umarim yaz suslerimi de begenmissinizdir.