Pinar'in damlalari...

Hayatimi, anilarimi ve guzel seyleri anlattigim, damla damla doldurdugum gunlugum.

08 Mart, 2006

Haftasonumuz

Cuma gunu isleri ancak tamamlayip, apar topar hazirlandiktan sonra kisacik yazmistim yokum diye. Detaylara girememistim. O gun ogleden sonra Annapolis'te yasayan yakin arkadasimiz Mert'e dogru yola ciktik. Aksam trafigini atlatip vardiktan sonra ilk olarak guzel bir Fransiz restoraninda aldik solugu. Zaten ucumuz bir araya gelince sinerji olusturup iyice oburlasiyoruz, bir de oyle lezzetli yemekleri gorunce iyice gozumuz dondu :) Sonra hepimiz yorgun oldugumuz icin geceyi orada bitirip eve donduk. Ben hemen uyudum ama esimle Mert sabahi ettiler muhabbetle :) Ertesi gun Annapolis'in sehir merkezine gittik, Chesapeake Koyu'nda cok guzel, cok sirin bir sehir. Zaten Maryland'in baskenti. Uzun zaman sonra suyun yakinlarinda olmak da ayrica guzeldi. Biraz gezdikten sonra cici bir kahveye gittik, March of the Peguins filminin kahramanlarini ana temalari yapmislar. Sicak cikolata o serin havada cok iyi geldi. Etrafi gordukten sonra israrlarim sonucunda koyumuzunkinden cok daha buyuk oldugunu tahmin ettigim alisveris merkezine gittik, gezdik. Birsey almasam da o renkli ve degisik olan tasarimlara bakmak bile yetiyor bana. Ama aldigim iki ciciyi daha sonra anlaticam. Aksama da Washington D.C.'ye gidip bir Turk restoraninda iskender olmasa da adana kebap ve bilimum mezeleri yedik. Zaten yerin adi Meze'ydi. Cok guzel dekore edilmis, lezzetli olan yemekleri guzel tabaklarla cok cici sunan kaliteli bir yer. Eger iskenderiniz gelmemisse kesinlikle gidilmeli bence. Erkenci oldugumuz icin oralardaki hicbir bar acilmamisti. Biz de donup Annapolis'te bir barla devam ettik. Ama acik hava, gezmeler ve de alkolun etkisiyle o gunumuzu de bitirdik oylece. Saniyorum yaslaniyoruz, eskiden olsa bir de disko yapmak isterdim, ama uykuyu tercih ettim :) Pazar gunu sabahi koyun kiyisinda cok sik bir restoranda brunchla basladik gunumuze. Omletlerimiz yetmedi, ustune cheesecake paylastik. Ardindan yola ciktik Inner Habor'a dogru. Once yolda IKEA'ya ugradik. Benim Tepe Home'dan sonra kamp kurup her metrekaresini inceleyebilicegim ikinci harika mekan. Oradan da ufak bir cici aldim ama onu da sonra anlatirim. Inner Habor'a gitme sebebimiz benim katilmam gereken toplantilar icin grubumun oradan gececek olmasiydi. Ama iyiki erken gitmisiz cunku orasi da oldukca renkli bir yerdi. Amerika'nin en eski limanlarindan biriymis, zaten adindan da belli oluyor. Orada simdiye kadar gordugum en buyuk Hard Rock Cafe (oteli haric tabii), Barnes and Noble ve Best Buy'i gordum. Cikolata canavari oldugum icin Lindt'ten trufflelari doldurdum cantama. Kiyida bir balik restoraninda Ingilizlerin unlu fish'n'chips ini yedik. Aslinda ben pek sevmiyorum deniz urunlerini ama bu guzeldi, hepsini yedim. Grubum oraya varinca dunya ticaret merkezinin o devasa binasinin onunde bulustuk. Boylece renkli gecen haftasonu bitti, yogun gececek gunler basladi.

0 Yorum hemen asagida:

Yorum Gönder

<< Home