Pinar'in damlalari...

Hayatimi, anilarimi ve guzel seyleri anlattigim, damla damla doldurdugum gunlugum.

08 Mart, 2006

Toplantilar

Okulumuzdaki bir programin hocalari biz ogrencilere eziyet etmek icin toplayalim bunlari, tikalim otobuse, oradan oraya goturelim dediler. Sonunda guzel anilarla donduk ama... Aslinda basta gozumde cok buyumustu cunku hic durmadan yol yapip her gittigimiz yerde 4-5 saat durarak gittigimiz kurumlari taniyip, laboratuvarlarini gorup, kendi posterlerimiz sunmamiz gerekiyordu. Ama dedigim gibi bitince asiri yorulmus da olsam oldukca sey ogrendigimi dusunuyorum ve de diger bolumdeki arkadaslarla biraz daha kaynastik iyi oldu. Bos zamanlar (olursa tabii) o kadar yogun gectigi icin ve de gittigimiz yerlerde fotograf cekmek yasak oldugu icin sadece yazilarla idare edicez malesef.

Yukarida bahsettigim gibi esim ve Mert beni grubumla bulusturunca ilk gece kalacagimiz otele yola ciktik. Ertesi sabah benim icin cok ama cok erken saatte (7) lobide bulustuk. Ilk gittigimiz yer DuPont'un arastirma lablariydi. Buradan ogrendigim en ilginc ve en cok hosuma giden sey urettikleri polimerlerin ana maddesi olan petrol yerine yenilenebilir kaynaklara kayiyor olmalari. Mesela arabanin bir parcasi, kiyafetin kumasinin ipligi, yerdeki halilar, bazi kaplama maddeleri bildigimiz selulozdan uretilen polimerlerden yapilabiliyor. Bu selulozu da bildigimiz misir, seker pancari gibi bitkilerden elde ediyorlar. Yani hem dogaya zarar vermiyorlar, hem de bir gun petrol biterse ortada oyle kalakalmiyorlar. Bundan bahsedince aklima televizyonda gordugum bir araba reklami geldi; orada da yeni urettikleri bir arabanin misir ya da karbonhidrat orani yuksek bir bitkinin fermentasyonuyla elde edilen alkolu yakit olarak kullanilmasiyla calisitigi gosteriliyordu. Yani gelecegimiz umutlu. Neyse ben gezimize devam edeyim, sonra yine bindik otobuse, hatta vakit kaybetmemek icin bizi hazir bekleyen sandviclerimizi yiyerek yola koyulduk. Ikinci duragimiz Amerika'da uretilen ya da ithal edilen yiyecek icecek ve ilaclari denetleyen kurumdu yani FDA (food and drug administration). Burada da beni azicik korkutan seyi ogrendim; bazi hazir bebek formulalarinin menenjite yol acabilecek bir virusu tasidigi. Tam olarak ispatlayamamislar ve de 100 gramda sadece bir ya da iki virus bulunuyormus ama bazi yerlerde baya bir can sikmis bu durum. Ama hemen aciklayayim mama bu virusu tasiyor da olsa tarifine gore hazirlanip hemen tukeltilirse virusun canlanmasina firsat kalmadan mideye gidiyor demek, bu da hastaliga yol acmiyor. Ozellikle hastanelerde cok miktarda hazirlanip uzun sure 6 C ustunde durdugunda aktif hale gecen virusler tehlikeli oluyormus. Yani panige gerek yok, ve zaten nasil daha temiz ve guvenilir mama hazirlariz diye ugrasiyorlar adamlar. Burayi da gezip biz de onlara neler yaptigimiz anlatinca tekrar yola koyulduk. Aksam yemegi icin bir Italyan restoranina gittik, gunun yorgunlugunu bir bardak sarapla ve de insanlarin komik anilariyla cikardik. Hatta keyfimiz yerine gelince hocalari otele birakip bir bara devam bile ettik. Azicik bilardo, azicik bira ve sonra gum yatak, cunku yine erkenden yollar bizi bekliyordu. Ertesi sabah Amerika'nin bilim ve arastirma kurumuna gittik ilk olarak ve de duyduklarima inanamadim. Adamlar miyar dolarlari bilim arastirmalarina harciyorlar, bu da nasil ilerlediklerini acikliyor. Sirf isi ve titresim kontrolunu saglamak icin degisik bir platformun uzerine oturtulmus, yerin altina dogru uzanan 40 katli bir arastirma binalari var. Buradan sonra tekrar yolda sandviclerimizi yiyerek Marlboro'nun babasi Philip Morris'in yerine gittik. Cok guzel dizayn edilmis, cok modern binalari vardi. Lablari da cok temiz ve cok duzenliydi. Burada da daha az yan etkileri olan tutun uretme ustune arastirmalar yapiliyor. Bilmiyorum haberiniz var mi, Amerika'da sigara fabrikalari insanlari bu kotu aliskanliktan kurtarmak icin tedaviler oneriyor, sagliyor, ve genclerin baslamasini onlemek icin ailelere neler yapmalari gerektigini anlatiyor. Hatta televizyonda cok komik ve igrenc reklamlar yayinliyorlar. Mesela bir grup genc okulun bahcesinde burnunu karistiriyor (sigara icmek de bu kadar igrenc degil mi deniyor) ya da evden cikan cici bir kiz onune gelen herseyi yaliyor; cop kutusu, icindeki sineklik, vs vs (ve yine sigara icmek de bu kadar igrenc deniyor). Neyse aksami da edince hocalar sordular ne yapalim, yemege mi gidelim eve mi donelim diye. Hepimiz cok ac olmamiza ragmen 3-4 saat dayaniriz durmadan eve gidelim dedik ve geldik kucuk koyumuze. Halaa yorgunum ama :) Bir de soylemeyi unuttum, gittigimiz her yerde gerek ust gorevlerde olsun gerekse lab tenkisenleri, cogunluk Hint'liydi. Bu da rahata alisan ve her sekilde oldukca iyi para kazanan Amerikalilarin tembelliginin kanitiydi, ugrasip okuyup bilimle ilgilenmiyor, bunu yabancilara birakiyorlar, devletin onemli kurumlarinda bile.