Pinar'in damlalari...

Hayatimi, anilarimi ve guzel seyleri anlattigim, damla damla doldurdugum gunlugum.

31 Mart, 2006

Gunun ikinci sobesi

Her gun ilk once kendi blogumla basliyorum bloglar alemine dalmaya, hani yorum falan varsa cevapliyim diye. O yuzden once Gamzeli'nin sobesini gordum yorumlar kisminda. Cevapladiktan ve ben de arkadaslarimi sobeledikten sonra hadi basliyim gezmeye dedim ve Banu'nun sayfasina girdim bir de ne goreyim, o da beni sobelemis. E haliyle ayni gun iki kere sobe cevapliyorum ben de :)

1. En beğendiğiniz huyunuz? Sevdigim kisilerle cok sicak, cok neseli olmam, bir de cok iyi sir tutup dert ortagi olmam.
2. Hiç beğenmediğiniz huyunuz? Cekingen, utangac ve sikilgan olmam.
3. En beğendiğiniz yeriniz? Hmmm, sesim desem olur mu? Sarki soylemek icin degil ama...
4. Hiç beğenmediğiniz yeriniz? Hmmm, kilom desem olur mu? :P
5. Çantanızda mutlaka bulunmalı? Kimlik, para, ve ev anahtari.
6. Çantanızda asla bulunmaz? Ayna ve agri kesici.
7. Arabanızın markası? Chevy Lumina (92 model genc kizim benim)
8. Hayalinizdeki araba? Mumkunse her renginden yeni model Volkswagen Beetle!!! Tostos vosvos yani :)
9. En sevdiğiniz yemek? Pilav.
10. Hiç sevmediğiniz yemek? Ordek, ve de kollu bacakli (bocuk) deniz urunleri.
11. En sevdiğiniz hayvan? Tavsan.
12. En korktuğunuz hayvan? Akrep, fare, yilan, ari.
13. Kullandığınız parfüm? Cabotine, Acqua Di Gio, BLV (Bvlgari)
14. Kullandığınız cilt bakım ürünleri? Nivea yuz temizleme jeli ve nemlendiricisi (eskimeye birakilmis tonigi ve makyaj temizleyicisi :) ) bir de Dove'un temizleyici yastiklari.
15. Hergün mutlaka yaparsınız? E-maillerimi kontrol ederim.
16. Hergün yapmayı ihmal edersiniz? Spor.
17. Karanlıktan korkar mısınız? Eveeet, bir kere gece laba giderken Sullivan'i bile goturmustum oculeri kovsun diye ;)
18. Korkutmayı sever misiniz? Hayir.
19. Giyim tarzınız? Rengarenk ve spor.
20. Asla giymeyeceğiniz? Asiri dekolte.
21. Cep telefonunuzun markası? Motorola.
22. Bilgisayarınızın markası? Dell.
23. Karşı cinste aradığınız özellikler? Guvenilir, sevecen, hossohbet, anlayisli, ...
24. Karşı cinste hoşlandığınız tip? Esmer, uzun boylu, sirin, ve yakisikli.
25. En beğendiğiniz oyuncu? Tom Hanks
26. Benzetildiğiniz bir oyuncu? Sandra Bullock, bir de Britney Spears (iyyyk)
27. Film çevirmek istediğiniz bir ünlü? Antonio Banderas ve Selma Hayek.
28. Başka birşey yapmak istediğiniz bir ünlü? Tom Hanks'le bir aksam yemegi.
29. Tuttuğunuz takım? GS ve de sludge puppies :)
30. Hangi dalda bir sporcu olmak isterdiniz? Dans.
31. En büyük hayaliniz? Unlu bir asci ve kafe/restoran/apart otel sahibi olmak.
32. Gerçekleştirdiğiniz bir hayaliniz? Ilk askimla evlenmek.
33. Asla yapmam dediğiniz bir çılgınlık? Bungee jumping!
34. Yapabilirim dediğiniz bir çılgınlık? Hmm, bir dans ya da yemek yarismasina katilmak televizyonda.


Simdi ben de Cerise ve Gamzeli'yi sobeliyorum :)

Yine, Yeni, Yeniden Sobe...

1- Einstein'in sobelediği kimdir ve neden?
Enerji, kutle ve isik hizidir. Hepsini bir araya getirip denklem yazmak icin :P
2- Okuduğunda seni en çok etileyen kitap ?
Cocuk Kalbi
3- Takip ettiğin dergi?
Cosmopolitan ve Science
4- Günlük okuduğun gazete ?
Hürriyet
5- En yaramaz çocukluk anın?
3-4 yasindayken anneme kizip ustumdeki kiyafetlerimi de

cikarmadan salonun ortasindaki halinin ustune cisimi yapmam :)
6- Televizyon yapımcısı olsan yapmak istediğin program ne olurdu ?
Yemek programi tabii ki ;)
7- Sobelediğim arkadaşlarım mi?
Banu, Berna, D., ve Defne

29 Mart, 2006

Bu ne? ;)


Bir arkadasim bana bu resmi yollamis ve bil bakalim ne diye sormus, aslinda dikkatli bakinca ne oldugu anlasiliyor :) Bakalim siz de bilebilecek misiniz? Cevabi az sonra...

28 Mart, 2006

Renkli cheese cake tarifi

Istekler uzerine hemen asagida veriyorum uc renkli peynirli kek tarifini. Altina biskuvi koymadan yagsiz peynirle yapilirsa rejimdekilere de uyar sanirim ;) Afiyet olsun.
Malzemeler:
  • 3 paket - 250gr'lik (tam/yarim yagli ya da yagsiz) krem veya labne peyniri
  • 3 yumurta
  • 1 kucuk bardak seker
  • 100 gr bitter cikolata
  • 6 orta boy cilek
  • 1 cay kasigi vanilya (burada sivi var, ama toz paketin ucte biri de olur)
  • 1 kucuk paket biskuvi
  • 3 kasik tereyagi
Yapilisi:
  • Firin 185C isitilir. Biskuviler (robotta) kirintilanir, eritilmis yagla karistirilip (kelepceli) kabin dibine yayilip bastirilir. Firinda 10 dakika pisirilip sogutulur.
  • Uc ayri kapta peynirler krema gibi oluncaya kadar cirpilir. Seker uce bolunup (cikolataya daha az konabilir) eklenir, tekrar cirpilir. Yumurtalar eklenip iyice cirpilir.
  • Ilk kaba vanilya (aslinda catalla ezilmis yarim muz da olabilir), ikinci kaba catalla ezilmis cilekler, ucuncu kaba eritilmis cikolata eklenir ve son kez iyice cirpilir hepsi.
  • Biskuvinin ustune cikolatali karisim eklenip firinda 8 dak pisirilir.
  • Sonra cilekli karisim yavasca dokulup o da 8 dak pisirilir.
  • En uste vanilyali karisim eklenip pisirme suresi 50-55 dak tamamlanir.

Kekin pistigini kabi salladiginizda fazla titrememesinden anlarsiniz. Sonra firin kapatilir, kapagi acilir ama 10 dak kadar kek iceride kalir. Sonra cikartilip 5-10 dak da tezgahta bekledikten sonra bir bicakla kekle kap arasi ayirilir. Iyice soguduktan sonra ustu strec filmle kapatilip buzdolabinda birkac saat tutulur, afiyetle yenir. Ustune kakao ya da pudra sekeri serpilebilir, cikolata sosu dokulebilir, meyve dilimlenebilir. Peynir yagsiz konmussa azicik sert oluyor, o yuzden yarim yagliyla karistirilabilir.

26 Mart, 2006

Olduren cikolata

Baslik korkunc gibi gorunuyor ama aslinda esimin bana aldigi yeni (cikolatali) tatli kitabinin basligi kendileri; "Death by Chocolate". Kitabin basinda da bununla ilgili kucuk ve komik bir hikaye yazmislar. Kafeye kari koca gelen bir cift bu pastayi ismarliyor ve adam bir lokma alir almaz kalpten gidiyor. Ama nedeni pastanin cok agir olmasi degil, adamin evde bu pastayi yapmak icin binlerce kez ugrasmasi ve bu tadi bulamamasi. En sonunda kafede yiyince de heyecandan kalp krizi gecirmesi.
Kitabin yazari Marcel Desaulniers unlu bir fransiz ascisi, Trellis restoraninin (Williamsburg, VA) ve bir cok prestijli odulun sahibi. En son cikardigi bu kitapta az ve coook cikolatali kolay ve zor tarifler var. Bir tatli ve cikolata canavari olarak adima imzalanmis bu kitabi hemen gozden gecirdim, ama gercekten bayildigim tarifleri de yapmak icin de sabirsizlikla uygun bir zamani beklemeye basladim. Cunku sonuc sanat eseri gibi olsa da sanirim yaklasik bir gun aliyor (benim gibi cok da usta olmayan ascilar icin en azindan). O yuzden soyle ozel ve guzel bir gunde yapmak lazim. Ama ben gazi almistim bir kere, o yuzden evde bulunan krem peynirleri de gorunce cheese cake yapayim bari dedim :) Degisik olsun diye de uc renkli yaptim. Tarifi klasik cheese cake tarifi ama uc rengi yapabilmek icin uce bolup cikolata, cilek ve vanilya kattigim peynirleri sirayla dokup arada 8 dakika pisirdim. En toplamda yine 50-55 dakikayi buldu pisirme suresi. Asagidaki resimlerde kitabin resmi, benim icin imza, kitaba adini veren pasta ve de restoranin brosuru var. Altinda da benim nacizane cheese cake'im...



25 Mart, 2006

Kaybedilen bir saat

Internetten gazeteyi okurken hatirladim saatleri ileri almamiz gerektigini, uzuldum hemen, gitti guzelim 1 saat diye. Nasil sonbaharda o kazandigim bir saat icin bayram yapiyorsam, ilkbaharda giden bu bir saat de beni cok uzuyor. Sonra kontrol ettim, bizim burada haftayaymis. Daha vakit var yani :)
Bir keresinde lisedeyken kalkip hazirlanip dersaneye gitmistim sabahin korunde, bekliyorum ama kimse gelmiyor. Aklima sadece bana kamera sakasi yaptiklari geldi! Kalktim sinifta kamera aradim :P Sonra baktim olmuyor inip sekretere sormustum, megerse saat uygulamasi baslamis o gun. Aklima geldi bu komik ani da saatlerden bahsedince.
Bu arada yaz saati uygulamasina geciyoruz ama burda bugun durup durup lapa lapa kar yagiyor! Nerede benim baharim?

22 Mart, 2006

Arkadasimla aksam oturmasi

Uzun zamandir Banu'yla soyle kiz kiza oturup sohbet edememistik. Esimin sehir disinda olmasini firsat bilip bize davet ettim ben de arkadasimi. Bana elinde kocaman bir saksi pembe cicekle geldi, bahari evimize getirmek icin :) Ben de onun icin pogaca ve kayisili tatli hazirladim cayin yanina. Bir guzel oturup sohbet ettik, saat cabucak gecmis hic farketmedik. Cok ozlemisim boyle sohbetleri, bir daha yapalim olmaz mi canim benim?

21 Mart, 2006

Tavsanim

Gonlum isterdi ki baslikta tavsan(lar)imin adi olsun, ama hepsi birbirinin aynisi bembeyaz, kirmizi gozlu tavsanlarima kartopu, ponpon, pamuk gibi denemelerden sonra sadece canim ve bebegim disinda bir sekilde hitap edemeyecegimi anlayip onlari isimsiz buyutmustum. Simdi malesef bir tavsanim yok, evdeki oyuncak versiyonlariyla idare ediyorum :( Durduk yere niye tavsandan bahsediyorsun derseniz de hemen acikliyim; paskalya yaklasiyor (daha dogrusu bir ay var daha ama uc ay oncesinden) burada magazalar tavsanlarla suslenmeye basliyor. Ben de gordukce onlari kendi tavsanimi ozluyorum ve ilgililere duyuruyorum, ben tavsan istiyorum, yine beyaz yine kirmizi gozlu...

19 Mart, 2006

Baharin ilk gunu

Bugun resmi olarak bahar geldi :) Artik agaclar yeserecek, kuslar donecek :) Biz de daha renkli seyler giyip ilik havanin tadini cikaracagiz. Ben de evde degil ama blogda bir bahar temizligi yaptim :) Renkleri ve muzigi yeniledim. Simdilik de internetten buldugum cicek resimlerini ekliyorum. Ama acsin buradaki cicekler elimde kamera hepsini ziyaret edicem ;)

Olayli Cuma

Cuma gunu sabahin korunde basladim kosturmaya. Aksama eve yorgun argin geldigimde hazirda yemek olmadigi icin cikip klasik bir hamburgercide devasa hamburgerleri yemeye gittik. Sonra da benim israrlarim sonucunda (cok merak etmistim ama) korkunc bir fim olan Brokeback Mountain'a gidip iki saat izdirap cektik. Film sanirim Turkiye'de gosterilmeyecekmis ki isabet olur, ama dvdler cikacakmis ve hatta onun icin oyle bir ceviri yapmislar ki filmin adi icin akillara ziyan. Neyse buraya kadar idare etmis uykulu bir sekilde eve donuyorken (bu arada cuma gunu St. Patrick's Day'di, Irlanda kokenli, insanlari yesil giydirip icki iceren bir gun, o yuzden daha aksam olmadan sarhoslar geziyordu sokaklarda) arkamizda bir polis arabasi belirdi. Bizim koy kucuk, neredeyse adam basina bir polis dusuyor zaten olur boyle seyler demeye kalmadi adam yakti isiklarini, kenera cektik. Ama heyecan dorukta, titriyoruz arabanin icinde ne oldu diye. Neyse, asil derdi caktirmadan alkol kontrolu yapmakmis (sapitti ya herkes o gece), bahane olarak da aynamizda asili duran kokunun yasak olmasini gostedi. Burada cok komik, polisler durduk yere araba durduramiyorlar, buna alkol kontrolu de dahil, o yuzden bir bahane bulmalari lazim! Neyse ayik oldugumuzu anlayinca ve de ben atlayip asilan seyi cikarinca ceza falan yazmadan birakti bizi. Ama bizde adrenalin ve de bozuk olup kapanmayan camdan eve gidinceye kadar giren dondurucu soguk uyku falan birakmadi. Sabah 4'e kadar oturup korka korka korku filmi izleyip oyle yattik.

Sobelendim :)

Banu beni sobelemis, ben de azicik gecikmeli cevapliyorum :)

Rumuzunuz/Takma adlarınız? Hep ismimi kullaniyorum.
Doğum gününüz? 31 Ocak
Hiç öpüştünüz mü? Evet :)
Hiç koca bir kutu "Oreos" yediniz mi? Hayir ama 2/3'unu yedim.
Hiç sahneye çıktınız mı? Evet, ilkokul, ortaokul, ve lisede.
Hiç araba kazası yaptınız mı? Hayir, Allah korusun
Hayatınızda Eiffel Kulesi'ne gittiniz mi? Hayir, insallah ileride.
En sevdiğiniz şampuan? Pantene
En sevdiğiniz sabun? Bath and Body Works'un cayli-zencefilli sivi el sabunu
En sevdiğiniz renk nedir peki? Mavi
En sevdiğiniz gün efendim? Cumartesi
En sevdiğiniz gece? Cuma gecesi
En sevdiğiniz müzik grubu? Queen
En sevdiğiniz reklam? Swiffer'in reklami: Adam eline su toz almak icin uretileni alip heryerin bir guzel tozunu aliyor, sonra da iceri dedektif girip yardimcisi olan comeze ne yaptin sennn? diye girisiyor. Bir de bir teyze cayini birakip (misafirlikteyken) komsunun evini bir guzel temizliyor.
Erkek arkadaşınız var mı? Evet, esim :)
Birisinden hoşlanıyor musunuz? Evet, esimden :)
En iyi arkadaşınız var mı? Evet, birkac tane.
Telefonunuzda hızlı arama tuşlarında sevdiğiniz arkadaşlarınızı sıralıyor musunuz? Eskiden evet, ama simdi oyle direkt arayamiyorum, telefon karti kullaniyorum, bir de bu telefonda hizli aramanin nasil ayarlandigini cozemedim :)
En komik arkadaşınız kim? Evren
En çok hangi arkadaşınızla alışverişe gidersiniz? Hmmm, Zeynep'le idi.
En çok kime mail yazarsınız? Hocama bir de anneme.
En eski arkadaşınız kim? Zeynep, Setenay, Zeynep (hemen hemen 15 yil oldu)
En gürültücü arkadaşınız kim? Yok
En çekingen arkadaşınız kim? Sinem
Ailesini en iyi tanıdığınız arkadaşınız kim? Zeynep
En çok hangi arkadaşınızdan öneri alırsınız? Hmmm, annem ve esimden
Hangi arkadaşınız bütün sırlarınızı biliyor? Ece
En çok kimden anketler alıyorsunuz? Henuz istatistiksel bilgi verecek kadar cok anket yapmadim ;)
Hangi arkadaşınızı kıskanırsınız? Esimi
Kimle ağlarsınız? Bunu kime diye degistiriyorum: Annem ve esime
Sürekli kullandığınız bir cümle/söz var mıdır, nedir? Me no...
Son 24 saatte....
ağladınız mı? Hayir
birisine yardım ettiniz mi? Evet
gazetede bir şeyi incelediniz mi? Evet
saçınızı kestiniz mi? Hayir
etek giydiniz mi?/kravat taktınız mı? Hayir
birisine kötü davrandınız mı? Hayir
birisiyle alaycı konuştunuz mu? Hayir
koşuya çıktınız mı? Hayir
yürüyüşe çıktınız mı? Hayir
sinemaya gittiniz mi? Evet (sayilir, 24 saati gecti)
öpüştünüz mü peki? Evet
kendinizi aptal hissettiniz mi? Hayir
birisine "Seni seviyorum," dediniz mi? Evet
mektup yazdınız mı? Evet ama elektronik olanindan :)
sınava girdiniz mi? Hayir
bir şeyin üstesinden geldiniz mi? Bilmiyorum
son gunlerdeyeni birisiyle tanıştınız mı? Hayir
günlüğünüze yazdınız mı? Su anda yaziyorum
sevdiğiniz filmi izlediniz mi? Hayir
hoşlandığınız birisiyle konuştunuz mu? Evet
birisine hediye verdiniz mi? Evet (ama 24 saati azicik gecti)
birisini özlediniz mi? Evet
birisiyle kucaklaştınız mı? Evet
ana-babanızla kavga ettiniz mi? Hayir
bir arkadaşınızla kavga ettiniz mi? Hayir
bir şeyden korktunuz mu? Evet (korku filminden)
En son ne zaman...
duş aldınız? Bir ay olmustur heralde :P
dun gece gece yemek yediniz mi? Hayir
Şu anda...
ne giyiyorsunuz? Esofman
yorgun musunuz? Biraz
mutlu musunuz? Evet, cok sukur
yemek yiyor musunuz? Hayir
birisiyle online olarak konuşuyor musunuz? Hayir
Bu anketin bitmesine hazır mısınız? Coktan
Bu anketi ne kadar zamandır yapıyorsunuz? 10-15 dakikadir
En sevdiğiniz sandviç? Hindi, kasar, domates, marul, ve hardalli
Kahve mi, sıcak çikolata mı? Sicak cikolata
Sıcak mı, soğuk mu? Soguk
Küçük mü büyük mü? Kucuk
Nasıl bir hava? Ilik ve gunesli
Dantel mi, saten mi? Saten
Kırmızı mı, Mavi mi? Mavi
Eski mi yeni mi? Yeni
Orasi mı, burası mı? Burasi

16 Mart, 2006

Kurbaga kurabiyeler

Cok sevdigim bir (cocuk olan) arkadasimin dogum gunu var yarin. Bu yuzden ona ne alsam diye uzun zamandir dusunuyordum. Kurbagalari ve de cikolatayi sevdigini goz onunde bulundurarak bu sefer oyuncak ya da cikolata yerine ona kendim damla cikolatali kurbaga kurabiyeler yapmaya karar verdim. Once kurabiye tariflerini gozden gecirdim, sonra da bol bol kurbaga resmine baktim. Bu arada hafif supheye dusmedim degil, cunku kurbaga ve kurabiye fikri bana pek istah acici gelmedi. Neyse sonra hamuru yogurmaya baslayinca ve de sekillendirince oldukca sirin olduklarina karar verip rahatladim :) Pisince ilk verdigim sekil azicik degisti ama nihayetinde benziyorlar kurbagaya di mi?

Malzemeler:
3 1/2 bardak un
3/4 bardak seker
125 gr tereyagi
3 kasik yogurt
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1/2 bardak damla cikolata

Oda isisina gelmis yag catalla cirpilir, icine seker konup krema haline gelinceye kadar cirpmaya devam edilir, oda sicakligindaki yumurta eklenip iyice karistirilir, yogurt da eklenip karisim iyice cirpilir. Ayri bir kapta un, vanilya ve kabartma tozu harmanlanir, azar azar otekine eklenir. Hamur haline gelince birkac dakika yogurulup icine cikolatalar konur. Ustu strec filmle ortulup 40 dakika buzdolabinda bekletilir. Sogumus hamurdan kucuk yumurta buyuklugunde parcalar alinip yumurta sekli verilir. Cikolata parcalarindan (etrafina hamur sarilmis) gozler hamurun kalin tarafina yapistirilir, cikolatasiz hamur ince serit halinde acilip kivirilip bacak olarak hamurun ince tarafina yapistirilir, yine cikolatasiz hamurdan kucuk kollar eklenir. Bir parca hamura kakao eklenip kurbaganin sirtina benekler yapilir, elleri cattalla bastirilip parmak sekli verilir, agzi da bir kasik yardimiyla gulen sekle sokulur. Sonra 180C'de onceden isitilmis firinda 20 dakika pisirilir, sogutulur. Afiyet olur :)

Ben tabii hamurun bir kismini da evdeki cocuk icin normal top kurabiye seklinde pisirdim, kiskanmasin otekini diye ;)

15 Mart, 2006

Siz hangi sabunu kullaniyorsunuz?

Bugun de boyle yemek disinda birsey yazmak istedim, hatta belki cogunuz biliyorsunuzdur bile birazdan anlatacaklarimi :) Mutfaktasiniz, bizim Turk yemeklerimizin ana maddesi olan sogani dogradiniz, belki sarimsak da eklediniz, ve menude bir de balik var, sonra ellerinizi hangi sabunla yikiyorsunuz? Limonlu? Antibakteriyel? Cicek kokulu? Peki elinizdeki o kotu koku gecti mi? Istereniz bir de bunu deneyin ;) Saka gibi ama kesin cozum. Tabii bu sabunu ismarlamaya gerek yok, bir bicak ya da tencere de ayni isi gorebilir. Ellerinizi islatip yuzeyine surun, gercekten ise yaradigini goreceksiniz ;)

Hic agaclar konusur mu?

Agaclarin kendi dillerinde "konustugunu" biliyor muydunuz? Ben ruzgar estiginde cikan garip seslerden bahsetmiyorum ama. Agaclar, daha dogrusu bitkiler, bir tehlike aninda (otlanmaya gelen bir hayvan, kuraklik, vs) salgiladiklari ucucu organik maddelerle komsularina haber verip onlari uyariyormus. Uyariyi alanlar da ona gore onlemlerini aliyormus. Bazen de, diyelim bir asalak bitkinin yapraklarini yiyor, bitki o zaman o asalagi yiyebilecak baska bir hayvani cagiracak kokular salmaya basliyormus ondan kurtulmak icin. Yani ot dediklerimizin de kendine gore konusma ve korunma yontemleri varmis. Bugun ogrendigim bu bilgiler bana cok ilginc geldi, sizinle paylasmak istedim :) Umarim sikilmadiniz.

14 Mart, 2006

Annemin dolmalari

Kucukken uzuun uzun yaz tatilleri yaparken annem bahcemizdeki asmadan topladigi tazecik yapraklarla tencere tencere dolma yapardi. Aksam olunca disarda oynamaktan yorulmus ve de acikmis biz annemizin bize hazirladigi domates, salatalik, ve yogurtlu dolma tabaklarini buyuk bir zevk ve afiyetle bitirirdik. Buyuduk artik, o yaz sefalari hayal oldu. Ama sagolsun annem bu gelisinde cok ozledigimi anlayinca bize dolmalari sarip birakti. Siki bir pastik kapta buzlukta sakladim ben de onlari, kiyamadim hemen yemeye. Sonunda esim de hatirlatinca orada durduklarini dun cikartip cozdum, bugun de cocuklugumdan hatirladigim sekilde aldim tencereyi elime, en alta yapraklari, ustune sikica dolmalari, onun ustune azicik zeytinyagi, azicik limon suyu ve de kaynamis suyu koyup, once bir tabakla, sonra da kapagiyla kapattim. Orta ateste basladim, sonra kistim, yaklasik 40 dakika sonra hazirdi dolmalarimiz :) Esim dayanamadi hemen basladi yemeye, ama ben katalog cekimi yapan bir fotografci edasiyla bir suru resim cektim. En begendigim ikisi de asagida zaten. Ellerine saglik annem...

13 Mart, 2006

Damlaya damlaya gol olsun

Bu linke tikladiginizda NTV-MSNBC'nin katkilariyla, bilgisayarli egitime destek adli kampanya icin Turkiye'de bir okula bir bilgisayar bagislaniyor sponsorlar tarafindan. Lutfen birkac saniyenizi alacak bu ziyareti yaparak, bircok ogrenciyi sevindirin. Tesekkurler...

Hunkarim begendi :)

Hava yine sicacik, ama yarin soguklar gelecek diyorlar. Bir gecede 20-25C dusecek yani. Aslinda normalde olsa inanmam ama buralarin okyanus ya da daglardan gelen oyle bir ruzgari var ki degil 20C, 40C bile sogutur havayi. Sanirim butun gece ruzgarli olacak o yuzden. Bazen adamlarin dedigi o kadar tutuyor ki, sanki onlar kontrol ediyormus gibi, meteoroloji istasyonunu arayip azicik daha gunesli olsun diyesim geliyor.

Neyse efendim ben bugunumuze geceyim; sabahin ilikligini degerlendirip kendimizi attik balkona, acele tarafindan da olsa bir kaffalti yapmaya. Sonra da kostuk okula. Ogle yemegini atlayinca da aksam yemegini oldukca erken yedik. Gecenlerde markette dana etini gorunce aklima gelmisti hunkar begendi yapmak. Arastirdim buldum tarifini, esim gercegi gibi oldugunu soyledi. Sanirim becerdim :) Simdi cikolata istiyor canim, bakalim ikna edebilecek miyim bir yere gidip kek yemeye benim cok yogun esimi.

12 Mart, 2006

Pinar Cafe ve yazdan caldigimiz bir gun :)

Bu sabah arkadaslarimiz cafemize kaffaltiya geldiler :) Dunden basladim hazirliklara, kurabiyeleri yaptim, eksikleri aldik. Sabah da erkenden kalkip cici bir masa hazirladik. Menumuzde vejeteryan omlet (mantar, biber, ve domatesli), findikli-beyaz cikolatali kurabiye, sosisli pogaca, kepekli ekmek ve peynirler, receller, domatesler, zeytinler, cevizler vardi. Getirilen patatesli pogacalarla da tam oldu soframiz. Lezzetli fotograflarimiz asagida. ;)

Kahve altimizi tamamlayinca orta sekerli Turk kahvelerimizi de yazdan caldigimiz gunes ve sicakligi degerlendirerek balkonda ictik. Martin ortasinda bu hava (gunes + 26C) inanilir gibi degil. Ama isin ilginci hava durumu raporlari sali gunu gelecek karli buzlu havayi mujdelerken bizim iki gun oncesinde disarida tisorte oturuyor olmamiz. Derslerimize donmeden bir de kisa yuruyus yaptik esimle ogleden sonra, bitirdik pazarimizi da. E ben bir de bu gunesi bulunca sayfanin damlalarini cicege dondurdum, zaten baharin ilk gunune de sadece bir hafta kalmis ;) Muzigi de cok sevdigim bir grup olan La Makina'nin Internacional albumunden Al otro lado del sol'e (Gunesin obur yuzu/diger tarafi) degistirdim. Umarim begenirsiniz. :) Bu albumun tamami var istek parcasi yapabilirim :P



09 Mart, 2006

Hepsini yayinladim :)

Ben sonra yayinlamak istediklerimi hazirladim, bekletiyordum. Sonra baktim ki blog koymak istedigim gun degil hazirladigim gunun tarihi altina koyuyor iyi o zaman ben de hepsini koyarim o zaman dedim. Eh artik bir kac gun yazmam, zaten pek ilginc bir durum da yok bu gunlerde.

Dogum gunu!

Bugun kiz kardesimin dogum gunu :) Kucukken cicilerimizi oyuncaklarimizi paylasamaz sik sik didisirdik. Sonra buyuyup tam birbirimizi anlamaya baslamisken ben uzaklara gittim. Ama sevgisi ve yeri hic degismedi. Dogum gunun kutlu olsun bebek lokumum, umarim yeni yasin sana butun istediklerini, mutluluklari, basarilari, ve guzellikleri getirir. Seni cok seviyorum!

08 Mart, 2006

Orada yiyemezsek burada yeriz iskenderimizi!

Guzel bir Turk lokantasi bulduk da iskenderi bulamadik malesef. Ben de ev yemeklerimizin yanina (tarhana, bulgur, nohut - icimiz kurudu cunku disaridakilerden) bir de iskender konduriyim dedim :) Icimizde kaldi nasil olsa, yiyemedik. Ama onun resmini cekmeyi unutup yiyip bitirdik. Ben de yaklask iki ay once yapip da koymadigim resmi hatirladim, eh hemen hemen ayni gorunuyorlardi zaten ;) Bu bizi artik biraz idare eder...

Dans pabuclarim...

Esimin bana dogum gunu hediyesi olarak ismarladigi siyah dans pabuclarim yaklasik 1.5 ay gecikmeyle elime ulasti :) Simdi hemen bir dans partisi bulup onlari denemem lazim, bakalim onlarla daha iyi dans edebiliyor muyum?

Cicilerim...

Dedim sonra anlaticam diye, cunku iki sebebi vardi. Birincisi bir suru sey yazdim zaten sonraya da birseyler kalsin, ikincisi aldiklarim esimle birlikte Williamsburg'daydi, resimlerini cekemeyecektim ;) Evet esim de ben de okulun tatil oldugu hafta (soylememistim, okulumuz her donem hemen hemen donemin ortasindayken bir hafta tatil oluyor ogrenciler dinlensin diye, ama bizim hocalarimiz bunu evet vaktiniz var hadi sehir disinda toplantilara giderek degerlendirelim diye yorumluyorlar). Bu yuzden o da Amerika'nin tarihi sehirlerinden birine gitti egitim icin. Fotograf makinesine ben el koydugum (ve de malesef hic resim cekemedigim) icin o da oralarin resimlerini cekemedi. :( Bir daha gidersek soz bol bol cekip yayinlayacagim. Daha uzatmadan geceyim cicilerime :) Ilkini Annapolis'te Bed Bath and Beyond'dan aldim, indirimdeydi ve ben hep su sesi cikartan bir cesmem olsun isterdim. Hani derler ya korun istedigi bir goz Allah verdi iki goz, benim de sansima (mum canavariyim ya) mum seklinde suyu deveran eden bir fiskiye cikti karsima. Tam tarif edemedim, Allah'tan resmi asagida :) Ikincisi de yine ucuz diye IKEA'dan aldigim minik lamba, bu da muma benziyor (daha dogrusu icinde mum yaniyormus gibi duruyor) ve en guzeli tekrar tekrar mum almak gerekmiyor :) Bu arada esimle gezerken gittigimiz her yerden (bulabilirsek tabii) ani olarak aldigimiz shot bardaklari, anahtarlik ve de minik (yengec - cunku oralarin sembolu oydu) sabunu da koydum asagiya.

Veee bir de esimin bana aldigi ciciler var :) Daha dogrusu cikolatalar. Canim benim gitmis ve %70 kakao iceren bir cikolata bir kutu da truffle almis. Tabii simdilik koklamakla yetiniyorum, yemeye kiyamiyorum. Ama tadinca yine yazarim en kakaolu cikolata nasil diye. ;)

Insana verilen deger

Annapolis'te gezerken yoldaki bir isaret dikkatimizi cekti. "Dikkat sagir cocuk" Tahminimizce o sokakta sagir bir cocuk yasiyor ve o sokaga giren araclar buna karsi uyariliyor. Cunku cocuk disarda oynarken arabayi duymayip tehlikeye girebilir. Keske bizim guzel ulkemizde de insanlara bu kadar deger verilse, canlar, bebekler, cocuklar, insanlar korunsa.

Penguenli kafe ve akvaryumdaki baliklar

Asagida bahsettim ama resimlerini koyamadim Annapolis'teki penguenli kafenin, hemen asagida gorebilirsiniz. O kadar pahali olmasalardi birkacini sicak eve getirip guzel guzel bakardim da ama unluler diye fiyatlari da yuksekti :) Inner Harbor'da kocaman Barnes and Noble'in icinde bir de kocaman akvaryum vardi. Icinde de o kadar guzel baliklar vardi ki esim resimlerini cekmeden edemedi. Ve saniyorum icindeki balik besleme istegi de iyice kabardi. Evde yer ayarlayip alicaz artik akvaryumu :) Onun da resmini yayinlarim, ama simdilik oteki baliklar asagida.

Evim guzel evim

Gunlerce ne kadar rahat da olsa baska yerlerde yatip, ne kadar lezzetli de olsa disarda yedikten sonra dondum evime. Benim icin en rahat ettigim, en eglendigim ve de en dinlendigim yer evim. Tatillerde bile evde kalabilirim.
Kronolojik sirada olsun diye bastan sona dogru yazdim uzaktaki maceralarimi. Birazdan da yorumlari cevaplayip diger sitelerde kacirdiklarimi yakaliycam. :) Daha var yazacaklarim ama onlarda sonraya artik...

Haftasonumuz

Cuma gunu isleri ancak tamamlayip, apar topar hazirlandiktan sonra kisacik yazmistim yokum diye. Detaylara girememistim. O gun ogleden sonra Annapolis'te yasayan yakin arkadasimiz Mert'e dogru yola ciktik. Aksam trafigini atlatip vardiktan sonra ilk olarak guzel bir Fransiz restoraninda aldik solugu. Zaten ucumuz bir araya gelince sinerji olusturup iyice oburlasiyoruz, bir de oyle lezzetli yemekleri gorunce iyice gozumuz dondu :) Sonra hepimiz yorgun oldugumuz icin geceyi orada bitirip eve donduk. Ben hemen uyudum ama esimle Mert sabahi ettiler muhabbetle :) Ertesi gun Annapolis'in sehir merkezine gittik, Chesapeake Koyu'nda cok guzel, cok sirin bir sehir. Zaten Maryland'in baskenti. Uzun zaman sonra suyun yakinlarinda olmak da ayrica guzeldi. Biraz gezdikten sonra cici bir kahveye gittik, March of the Peguins filminin kahramanlarini ana temalari yapmislar. Sicak cikolata o serin havada cok iyi geldi. Etrafi gordukten sonra israrlarim sonucunda koyumuzunkinden cok daha buyuk oldugunu tahmin ettigim alisveris merkezine gittik, gezdik. Birsey almasam da o renkli ve degisik olan tasarimlara bakmak bile yetiyor bana. Ama aldigim iki ciciyi daha sonra anlaticam. Aksama da Washington D.C.'ye gidip bir Turk restoraninda iskender olmasa da adana kebap ve bilimum mezeleri yedik. Zaten yerin adi Meze'ydi. Cok guzel dekore edilmis, lezzetli olan yemekleri guzel tabaklarla cok cici sunan kaliteli bir yer. Eger iskenderiniz gelmemisse kesinlikle gidilmeli bence. Erkenci oldugumuz icin oralardaki hicbir bar acilmamisti. Biz de donup Annapolis'te bir barla devam ettik. Ama acik hava, gezmeler ve de alkolun etkisiyle o gunumuzu de bitirdik oylece. Saniyorum yaslaniyoruz, eskiden olsa bir de disko yapmak isterdim, ama uykuyu tercih ettim :) Pazar gunu sabahi koyun kiyisinda cok sik bir restoranda brunchla basladik gunumuze. Omletlerimiz yetmedi, ustune cheesecake paylastik. Ardindan yola ciktik Inner Habor'a dogru. Once yolda IKEA'ya ugradik. Benim Tepe Home'dan sonra kamp kurup her metrekaresini inceleyebilicegim ikinci harika mekan. Oradan da ufak bir cici aldim ama onu da sonra anlatirim. Inner Habor'a gitme sebebimiz benim katilmam gereken toplantilar icin grubumun oradan gececek olmasiydi. Ama iyiki erken gitmisiz cunku orasi da oldukca renkli bir yerdi. Amerika'nin en eski limanlarindan biriymis, zaten adindan da belli oluyor. Orada simdiye kadar gordugum en buyuk Hard Rock Cafe (oteli haric tabii), Barnes and Noble ve Best Buy'i gordum. Cikolata canavari oldugum icin Lindt'ten trufflelari doldurdum cantama. Kiyida bir balik restoraninda Ingilizlerin unlu fish'n'chips ini yedik. Aslinda ben pek sevmiyorum deniz urunlerini ama bu guzeldi, hepsini yedim. Grubum oraya varinca dunya ticaret merkezinin o devasa binasinin onunde bulustuk. Boylece renkli gecen haftasonu bitti, yogun gececek gunler basladi.

Toplantilar

Okulumuzdaki bir programin hocalari biz ogrencilere eziyet etmek icin toplayalim bunlari, tikalim otobuse, oradan oraya goturelim dediler. Sonunda guzel anilarla donduk ama... Aslinda basta gozumde cok buyumustu cunku hic durmadan yol yapip her gittigimiz yerde 4-5 saat durarak gittigimiz kurumlari taniyip, laboratuvarlarini gorup, kendi posterlerimiz sunmamiz gerekiyordu. Ama dedigim gibi bitince asiri yorulmus da olsam oldukca sey ogrendigimi dusunuyorum ve de diger bolumdeki arkadaslarla biraz daha kaynastik iyi oldu. Bos zamanlar (olursa tabii) o kadar yogun gectigi icin ve de gittigimiz yerlerde fotograf cekmek yasak oldugu icin sadece yazilarla idare edicez malesef.

Yukarida bahsettigim gibi esim ve Mert beni grubumla bulusturunca ilk gece kalacagimiz otele yola ciktik. Ertesi sabah benim icin cok ama cok erken saatte (7) lobide bulustuk. Ilk gittigimiz yer DuPont'un arastirma lablariydi. Buradan ogrendigim en ilginc ve en cok hosuma giden sey urettikleri polimerlerin ana maddesi olan petrol yerine yenilenebilir kaynaklara kayiyor olmalari. Mesela arabanin bir parcasi, kiyafetin kumasinin ipligi, yerdeki halilar, bazi kaplama maddeleri bildigimiz selulozdan uretilen polimerlerden yapilabiliyor. Bu selulozu da bildigimiz misir, seker pancari gibi bitkilerden elde ediyorlar. Yani hem dogaya zarar vermiyorlar, hem de bir gun petrol biterse ortada oyle kalakalmiyorlar. Bundan bahsedince aklima televizyonda gordugum bir araba reklami geldi; orada da yeni urettikleri bir arabanin misir ya da karbonhidrat orani yuksek bir bitkinin fermentasyonuyla elde edilen alkolu yakit olarak kullanilmasiyla calisitigi gosteriliyordu. Yani gelecegimiz umutlu. Neyse ben gezimize devam edeyim, sonra yine bindik otobuse, hatta vakit kaybetmemek icin bizi hazir bekleyen sandviclerimizi yiyerek yola koyulduk. Ikinci duragimiz Amerika'da uretilen ya da ithal edilen yiyecek icecek ve ilaclari denetleyen kurumdu yani FDA (food and drug administration). Burada da beni azicik korkutan seyi ogrendim; bazi hazir bebek formulalarinin menenjite yol acabilecek bir virusu tasidigi. Tam olarak ispatlayamamislar ve de 100 gramda sadece bir ya da iki virus bulunuyormus ama bazi yerlerde baya bir can sikmis bu durum. Ama hemen aciklayayim mama bu virusu tasiyor da olsa tarifine gore hazirlanip hemen tukeltilirse virusun canlanmasina firsat kalmadan mideye gidiyor demek, bu da hastaliga yol acmiyor. Ozellikle hastanelerde cok miktarda hazirlanip uzun sure 6 C ustunde durdugunda aktif hale gecen virusler tehlikeli oluyormus. Yani panige gerek yok, ve zaten nasil daha temiz ve guvenilir mama hazirlariz diye ugrasiyorlar adamlar. Burayi da gezip biz de onlara neler yaptigimiz anlatinca tekrar yola koyulduk. Aksam yemegi icin bir Italyan restoranina gittik, gunun yorgunlugunu bir bardak sarapla ve de insanlarin komik anilariyla cikardik. Hatta keyfimiz yerine gelince hocalari otele birakip bir bara devam bile ettik. Azicik bilardo, azicik bira ve sonra gum yatak, cunku yine erkenden yollar bizi bekliyordu. Ertesi sabah Amerika'nin bilim ve arastirma kurumuna gittik ilk olarak ve de duyduklarima inanamadim. Adamlar miyar dolarlari bilim arastirmalarina harciyorlar, bu da nasil ilerlediklerini acikliyor. Sirf isi ve titresim kontrolunu saglamak icin degisik bir platformun uzerine oturtulmus, yerin altina dogru uzanan 40 katli bir arastirma binalari var. Buradan sonra tekrar yolda sandviclerimizi yiyerek Marlboro'nun babasi Philip Morris'in yerine gittik. Cok guzel dizayn edilmis, cok modern binalari vardi. Lablari da cok temiz ve cok duzenliydi. Burada da daha az yan etkileri olan tutun uretme ustune arastirmalar yapiliyor. Bilmiyorum haberiniz var mi, Amerika'da sigara fabrikalari insanlari bu kotu aliskanliktan kurtarmak icin tedaviler oneriyor, sagliyor, ve genclerin baslamasini onlemek icin ailelere neler yapmalari gerektigini anlatiyor. Hatta televizyonda cok komik ve igrenc reklamlar yayinliyorlar. Mesela bir grup genc okulun bahcesinde burnunu karistiriyor (sigara icmek de bu kadar igrenc degil mi deniyor) ya da evden cikan cici bir kiz onune gelen herseyi yaliyor; cop kutusu, icindeki sineklik, vs vs (ve yine sigara icmek de bu kadar igrenc deniyor). Neyse aksami da edince hocalar sordular ne yapalim, yemege mi gidelim eve mi donelim diye. Hepimiz cok ac olmamiza ragmen 3-4 saat dayaniriz durmadan eve gidelim dedik ve geldik kucuk koyumuze. Halaa yorgunum ama :) Bir de soylemeyi unuttum, gittigimiz her yerde gerek ust gorevlerde olsun gerekse lab tenkisenleri, cogunluk Hint'liydi. Bu da rahata alisan ve her sekilde oldukca iyi para kazanan Amerikalilarin tembelliginin kanitiydi, ugrasip okuyup bilimle ilgilenmiyor, bunu yabancilara birakiyorlar, devletin onemli kurumlarinda bile.

Gitmeden yaptigim coook kolay pizza

Yola cikacagimizi bildigimizden hafta boyunca dolaptakileri bitirme operasyonuna girdik ve haliyle son gune pek birsey kalmadi. Ben de hazir pizza hamurudan dolapta ne varsa koyarak cok kolay bir pizza yaptim, ertesi gune kahvalti bile oldu :) Hamuru once tarifindeki gibi 8 dakika pisirdim, cikinca uzerine kekile karisik ketcap surdum. E sonra bol kasar peyniri, sogan, mantar, biber, domates, zeytin ve misirla tam oldu. 180C'de 12 dakika pistkten sonra azicik da ustunu kizartiyim derken kenarlari fazlaca kizardi ama o da ayri bir citirlik katti.

03 Mart, 2006

Carsambaya kadar ara veriyorum cunku...

Bir toplanti icin sehir disina cikiyorum. Gelince gorusmek uzere, yorumlari da cevaplayamadim kusura bakmayin lutfen...

01 Mart, 2006

Calmakta olan muzik

Bu muzigi duydugum anda kesinlikle almaliyim demistim, sonra da o sirin adamin soyledigini ogrenince daha da mutlu oldum. Su anda calan muzik Chayanne'e ait, adi Cuidarte El Alma. 2003'te cikardigi Sincero adli albumden. Degisik seyler calayim diye ara sira degistirmeyi dusunuyorum sitedeki muzigi, tabii yorumlarinizi bekliyorum, ona gore daha uzun ya da kisa sure tutabilirim. ;)

Bugun...

Dun gece esim yetistirmesi gereken projesi icin sabahladi, benim de uyaninca icim el vermedi, hafta ici olmasina ragmen ona cici bir kahvalti hazirladim. Eh okula da gec gittim :) Sonra yine ayni rutin gun, toplanti, deney hazirligi, vs vs. Yoruldum yine, ah su hafta bir bitse...

Dun...

Dun isleri erken bitirince, ve deee raporumu hocama teslim edince kendimi odullendirip gezmeye goturdum. Bir de pazar gunu aldiklarimin bir kismini geri vermem gerekiyordu, ucuz diye almistim ama eve gelince fikrimi degistirdim tabii :) Ama sadece veris ve gezis kismini yapmadim, azicik alis da yaptim :) Bu aralar ekstra indirime girmis bircok yer, insan daha pahaliya aldigi seyleri neredeyse onda bir fiyatina gorunce kahroluyor yani! Diyorum firsatim olsa gezme yerine iki haftada bir gitsem de takip etsem ne nerde kaca diye ama ne mumkun? Neyse ben de mumlarima yenilerini ekledim, bir de kupe aldim kendime kalpli, bir suru resim cektim ama kupeler bundan daha net cikmadi malesef :(